Haber

Diyarbakır’da mirasın korunması için acil çağrı: Yanlıştan dönme zamanı geldi

DİYARBAKIR – Diyarbakır Kent Savunma ve Dayanışma Platformu, Sur ve Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO’nun Tehlike Altındaki Kültür Varlıkları Listesi’ne alınmasına ilişkin Mimarlar Odası’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’nın 2015 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmasından sonra yaşanan gelişmelere ilişkin açıklamalar yapıldı.

‘SİSTEMATİK BİR YIKIM SÜRECİ YAŞADIK’

Açıklama öncesinde konuşan UNESCO Dünya Miras Süreci (2011-2015) Alan Lideri Nevin Soyukaya, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’nın Dünya Miras Listesi’ne alınması için kentin tüm aktörlerinin büyük çaba sarf ettiğini belirterek, şunları kaydetti: bu kararın coşkuyla karşılandığını söyledi. Hızla devam eden çatışmalar ve bakanlığın uyguladığı yıkım ve imar süreçleriyle bölgedeki yüksek yıkımın geri dönülemez hale geldiğini söyledi.

Soyukaya şunları söyledi:

“Surici düz bir alana dönüştü. Daha sonra şehrin kimliğine ve kültürel dokusuna hiçbir şekilde uymayan yeni yapılar inşa ettiler. Hatta şehrin antik planını bile değiştirmişler. Bütün bunlar elbette alanın ‘Üstün Evrensel Değeri’ne, özgünlüğüne ve bütünlüğüne büyük zarar verdi. Suriçi’nin yüzde 46’sı yıkıldı. Biz bu sürece tüm aktörlerle karşı çıktık. Bu durumdan vazgeçilmesi gerektiğini defalarca dile getirdik, raporlar hazırladık ama ne kale ne de dikkate alındı. Çünkü merkezden karar alan, sistemli bir yıkım süreci yaşıyorduk. UNESCO da bu konuda defalarca uyardı. Bizim kaygımız ‘biz haklıydık, sen haksızdın’ demek değil. Bu hataların tersine çevrilmesini, uygulamaya konulan ve bölgeyi tahrip etmeye devam eden projelerin bir an önce durdurulmasını ve en önemlisi bu şehrin dünya miras sürecinde olması gereken alan yönetim mekanizmasının işletilmesini istiyoruz. Tekrar.”

‘SUR’DAKİ YIKIM KAYIYIMDAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR’

Kayyumun ardından uygulama meclisinin kaldırıldığını ve Sur’daki yıkımın kayyumdan bağımsız olmadığını belirten Soyukaya, “Bu şehrin bölge başkanı Ankara’da yaşıyor. Kayyumun ilk işi idari birimi kaldırmak oldu ve hemen ardından yapılması gerekenin tam tersi uygulandı. Bu şehir 8.000 yıldır yaşamış bir şehir ve ne yazık ki Suriçi’nde bu hayat sekteye uğramış ve nüfusu azalmış.

Soyukaya’nın ardından platform adına basın açıklamasını Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Şube Başkanı Samet Ucaman okudu. Platform, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı’nın 2015 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmasının yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bilim insanlarının yoğun çabaları sonucunda gerçekleştiğini belirtti. Ancak miras alanında yıkıma neden olan projelerin bu tarihten itibaren hayata geçirildiği belirtilen açıklamada, belediyelere atanan kayyımların bu noktada ‘öncü’ oldukları belirtildi.

Açıklamada şunlar belirtildi:

“Süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tarihi kentin bir bütün olarak yıkımı çatışmalar sonrasında gerçekleşmiş, tescilli yapıların büyük bir kısmı bu dönemde yıkılmış, hem Alan Başkanlığı raporlarında hem de Bölge Başkanlığı raporlarında değerlendirilmiştir. TMMOB ve uydu görüntüleri ile tarafımızdan basın aracılığıyla çeşitli uyarılar yapılmıştır. Suriçi’nin kamulaştırılması ve alanın yetkilerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devredilmesiyle bölgedeki yıkım hız kazandı. Bir daha çatışmanın yaşanmadığı Alipaşa ve Lalebey Mahalleleri’nde çatışmanın ardından eş zamanlı yıkım politikaları devam etti. Suriçi’ndeki yıkım fiziki dokunun yanı sıra sosyo-kültürel dokuyu da yok etti. Sadece yer üstü değil, arkeolojik katmanlar da yok edildi. O günden bugüne Suriçi’nin yüzde 46’sının tamamen yıkıldığı belirlendi. Belediyelere atanan kayyumlar, miras alanında yıkıma neden olan projelerin öncüsü oldu ve Dicle Vadisi’nde, özellikle On Gözlü Köprü çevresinde yapılan kaçak yapılaşmaya göz yumdu. Sahada yapılan çalışmaların yanlış olmasına ve merkezden alınan kararlarla geri dönülemez kayıplar yaşanmasına rağmen, tarih bilincinden, bilimden ve koruma ilkelerinden yoksun, suç duyuruları yapılmış, basın açıklamaları yapılmış, uzmanlar davet edilmiş, uluslararası girişimlerde bulunulmuştur. misyonlar tek bir somut adım atmaya davet edildi. Dışarıya atılmadı ve yıkıma sessiz kalındı.”

‘BÖLGENİN EVRENSEL ÜSTÜN DEĞERİ CİDDİ YANLIŞLIKTADIR’

Dünya Miras Merkezi’nin, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin ‘Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi’ne alınmasına ilişkin karar taslağı hazırladığı ve bu kararın 9 Eylül’de Riyad’da yapılacak UNESCO toplantısında ele alınacağı bildirildi. -15, 2023.

Açıklamada UNESCO Dünya Mirası Merkezi’nin hazırladığı rapora da yer verildi. Rapora göre, 2015 yılından bu yana Diyarbakır Kalesi, Hevsel Bahçeleri ve Suriçi tampon bölgesinde çok değerli değişiklikler yaşandı ve bu değişikliklerin ortasında büyük çaplı yıkım, yeniden inşa ve dönüşüm yaşandı ve neredeyse tamamına yakını tamamlandı. klasik yerel toplulukların Hevsel Bahçeleri ile sosyal ilişkilerinin kaybolması. neden oldu. Ayrıca On Gözlü Köprü ve Dicle Nehri kıyılarında inşaat, çevre düzenleme ve altyapı projelerinin uygulanması, surların çevresindeki iç bölgelerde araç yolu ve turistik gezi güzergahının yapılması, uygunsuz ve istilacı restorasyon yapılması Anıtların tamamı bölgenin ‘Evrensel Üstün Maliyetini’ önemli ölçüde aşındırdı. vurguladı. Açıklamada, Dünya Miras Merkezi’nin bölgedeki yıkımın durdurulması yönündeki talepleri ve Türkiye’nin ısrarla harekete geçmeye davet ettiği noktalar da vurgulandı.

‘Bir Gecede Evsiz, İşsiz Kaldılar, Sosyal Ortamlarından Uzaklaştılar’

Raporda belirlenenlerin dışında kentteki toplumsal yaraların sarılması ve kentte hayata yeniden başlanması için dikkate alınması gereken hususlara da dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi: Dünya Mirası Ara Bölge Suriçi’nde yaşayan 24 bin kişi güvenlik güçleri tarafından zorunlu göçe maruz bırakıldı. Bir gecede evsiz kaldılar, işsiz kaldılar ve sosyal çevrelerinden koptular. Kendi şehirlerinde mülteci olarak yaşamak zorunda kaldılar. Kamulaştırma kararıyla birlikte mülkiyet hakları ellerinden alındı ​​ve bir daha evlerine dönemediler. İnsanların yer değiştirmesiyle birlikte kullanıcı profili de değişmiş, 2016 Savunma Emelli İmar Planı’nda konut alanları ticari alanlara dönüştürülmüştür. Ancak yıkılan mahallelerde yaşayan yoksul aileler Hevsel Bahçeleri’nde çalışıyor ve gelir elde ediyorlardı. Zorunlu göçle birlikte Hevsel ile Suriçi’nde yaşayanlar arasındaki bağlar koptu. Hevsel Bahçeleri’nde endüstriyel tarıma geçilmesinin nedenlerinden biri de bu oldu. Klasik yaşam ve kültürün bütünsel olarak savunulması ve sürdürülmesinin sağlanması; Taraf devlet, temel insan hakları çerçevesinde bu insanların Suriçi’ne dönme ve evlerini inşa etme hakkını sağlamalıdır. Ayrıca Dicle Nehri’ne doğduğu yerden başlayarak miras alanı içindeki kısmı da dahil olmak üzere nehir statüsü verilmemiştir. Miras alanı içerisinde yer alan Dicle Vadisi ve nehir boyunca yaşanan sorunların çoğu; Bunun nedeni yasal statü eksikliğidir. Taraf devletin Dicle nehrinin bu kısmına statü verecek yasal düzenlemeleri yapması ve kıyı koruma kanununa dahil etmesi gerekmektedir. Dicle Vadisi Tabiat Varlıkları olarak tescil edilmelidir. “Hevsel Bahçeleri ve Dicle Vadisi’nin bir bütün olarak korunmasına yönelik yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.”

‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ İÇİN HATALARDAN DÖNME FIRSATI’

Açıklamada yetkililer, miras alanının korunması amacıyla yönetim sisteminin yeniden kurulmasını ve katılımcı ve şeffaf bir sürecin başlatılmasını talep etti: “UNESCO Dünya Miras Merkezi’nin aldığı bu taslak karar, Türkiye Cumhuriyeti için bir fırsattır. Türkiye, parti devletinin, yönetim uygulamalarında yaptığı hatalardan dönmelidir. Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu olarak bu konunun takipçisi olacağımızı, tarihi sorumluluğumuzun sadece hata yapmak değil, hata yapmamak olduğunu kamuoyuna ilan ediyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort